Maksimum 500 karakter yazılabiliyormuş bu giriş bölümüne. Gör de utan, duy da saklan Twitter, 500 diyor bak blogspot. Ne demek bu, he ne demek bu? Yaya yaya yazmak, eteğinde ne kadar taş varsa -ki etek ne alaka anlamamışımdır hala- dökebilmek demek bu. Ne oldu twitter zoruna mı gitti yavrum? Ama bir şeyin de farkına vardım, 500 karakter olunca yaymaktan toparlayamıyorum konuyu, mal gibi bir giriş yazısı oldu. Allah belanı versin lan blogspot, sen de yalanmışsın, sen de dolanmışsın.
8 Nisan 2015 Çarşamba
Teras Futbolu
Dün Kartal'da bir lisenin önünden geçerken (Ahmet Şimşek Lisesi) okulun terasındaki öğrenciler bana bakıp "abi top top!" diye bağırdılar, "noluyo lan?" diye düşünürken, maç yaptıkları topu aşağı düşürdüklerini fark ettim. Topu aldım, kaleci gibi terasa degajla gönderme niyetindeydim. Vuruşumu yaptım ama top 45 dereca açıyla sola doğru gitti. Öğrenciler hoyratça güldü, ben de "topunuz yamuk aq" deyip güldüm. Düşen topu 60 yaşlarında bir amca aldı, bana küçümser şekilde baktı ve gayet kendinden emin şekilde degajını yaptı, top bu sefer hiç açı almadı, direkt yukarı doğru gitti, bir süre sonra amcanın kafasına doğru düşmeye başladı, amca panikle sağ sol yaptı, komik bir görüntü verdi. Öğrenciler daha da şiddetli güldü. Bu kez yerdeki topu artist bir çocuk aldı, havalıydı, o da kendinden emindi, güneş gözlüklerini bile çıkarmaya gerek duymadı, "sizin yapacağınız işin içine sıçayım" dercesine amcayla bana baktı. Sonra topu degajla minibüs yoluna gönderdi, öğrenciler gülerken terası sallıyordu artık. Minibüs yolundaki bir adam topu düzgün bir vuruşla bana doğru gönderdi. Top dönüp dolaşıp yamacıma düşmüştü, allah tarafından ikinci bir şans verilmişti bana. Topu aldım, artık daha tecrübeliydim, bir yaşanmışlık vardı en azından, hatıralar vardı, anılarım tazeydi. Tecrübelerime dayanarak topu ayakla değil elle fırlattım terasa, başarmıştım, artist çocuk göt oldu, amca minibüse bindi gitti, öğrenciler maçına devam etti. Ben de "eve gideyim de yazayım bunu, kısa ama iyi anı" dedim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)