15 Ağustos 2013 Perşembe

Goy Goy'la Kuzeniz


haberedikkat.com'dan sevgili @denizzguldal sordu, ben de verdim goygoyu:



Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz. Her düşüncenizi insanlarla paylaşıyorsunuz. Bu kimi zaman ters tepkilere neden oluyor mu?

Elbette oluyor, bin türlü insan binbir türlü düşünce var. Herkes de aynı düşüncede olamayacağına göre illa ki yazdıklarınıza katılmayan tepki duyan insanlar oluyor. Burada önemli olan tepki duyanın üslubu, üslup güzelse yerim ben o tepkiyi, üslup iyiyse bağrıma basarım o tepkiyi, üslup yapıcıysa balla kaymakla beslerim o tepkiyi.

Hem Twitter hem kitap çıkartmak ikisini bir arada idare etmek zor oluyor mu? Ne kadar vaktinizi alıyor?
İkisi birbirine paralel gidiyor. Zamanla kardeş gibi oldu bunlar. Twitter abi tabi, önce o doğdu büyüdü, belki de onun sayesinde kitap geldi. Twitter hala abilik yapıyor kitaba sağolsun, koruyor kolluyor. Bir kitap çıkınca reklamını yapıyor, kitabın tutulmasını başarılı olmasını sağlıyor, tam bir hayırlı abi sağolsun. Günde ortalama 4-5 tivit yazıyorum, çok aşırı zamanımı alıyor diyemem. Kitap için de bir hikayeyi yazmaya karar vermek, kurmak, yazmak toplamda 1 haftamı alıyor. Bunun ilk günü hikayeyi bulmak, 4 günü yatış, tembellik, son 2 gün de hikayeyi yazmak oluyor. Yazdıktan sonra hikayeyi değiştirmek uzatmak kısaltmak, düzeltmek için de birkaç gün mesai harcıyorum. Her hikayenin arasına da 2-3 hafta süre koyuyorum, yeni hikayeye başlarken bir önceki hikayeyi tamamen unutmuş oluyorum, sıfırdan yazmaya başlıyorum. Bir kitapta ortalama 20 hikaye oluyor.




Twitter'da çoğu fenomen kendi ismini kullanmıyor. Siz kimliğinizi gizli tutmayı düşündünüz mü hiç?

Daha önce de belirtmiştim, nick gibi ismim var zaten, işime gelirse evet İstiklal Akarsu benim buyrun efenim, alayım plaketi, geleyim panele, oo reklam mı o alayım, hımm benim kitap mı bu imzalayayım, merhaba kızlar merhaba. Lakin işime gelmezse, İstiklal Akarsu diye isim mi olur, ben değilim o.

Kendinizi anlatmak isterseniz nasıl tarif edersiniz. Kimdir İstiklal Akarsu? Nasıl bilmeli insanlar sizi?
İstiklal Akarsu geyiğin anavatanından gelmiştir, goygoyla kuzendir, şaka sever, gülmeyi güldürmeyi çok sever. Tembeldir, yatar uyur, dürtmeden bir iş yapmaz. Dünya yansa ben yatıyorum iyi geceler der gider. Her işi sona bırakır, arabanın benzin bitiş uyarısı vermesinden 30 km sonra benzin alır. Telefonu hep kapalıdır, şarjı bitmiştir ve doldurmamıştır. Bir de çok pesimisttir. Yarısı dolu olan bardakta dolu tarafı görmeyi geçtim, bardağı, masayı, odayı, evi komple görmez.


Twitter'a girme hikayeniz nedir?
2009 sonbaharında benden önce siteye üye olmuş bir abimin tavsiyesiyle girdim. Giriş o giriş, hala ilerliyorum, yol bitmiyor, uzun yol bu, 4 sene oldu dünyanın etrafında 3 tur attık yine bitmiyor, ne iş anlamadım.

Twitter fenomeni olmak nasıl bir duygu? Bu durum çevrenize olan tutumunuzu değiştirdi mi?

Dürüst olmak gerekirse fenomen olmak beni çok değiştirdi. Önceden çok daha mütevazi bir insandım, büyüğüme saygılıydım küçüğüme sevgi doluydum. Sonra bu ünlülük hali geldi, televizyonlara çıktım, dergilerde yer aldım, kitaplarım çıktı, çok değiştim. Anamı babamı tanımaz oldum, büyüğüme saygıyı unuttum, küçüğümü sopayla kovaladım. Yav ne değiştirecek tutumumu, neysem oyum ben, hem fenomen olmak nedir. Fenomenliğimi anca siz biliyorsunuz, çevremde pek muteber bir şey değil bu. Geçen bakkala "abi ben internette tanınıyorum biliyor musun?" dedim, "yumurta 4 tane mi olacaktı?" dedi, yani gerçek hayatta durumum budur, ben size fenomenim, kendime ve çevreme değilim.

Twitter'da tanındıktan sonra nasıl tepkiler aldınız?
Babam nedir oğlum bu Twitter, kötü bir şeyse siktiret yazma bir şey başına bi olay gelmesin dedi. Sonra beni televizyonda görünce "vay iyiymiş bu, arada sen yaz buraya ihmal etme" dedi. Kardeşimin arkadaşları filan beni takip ediyormuş, söyle bizi de takip etsin diye haber yolluyorlar. Bir de geçen kuzenin doğumgünü vardı, bir restoranda 10 kişiyiz kimseyi tanımıyorum, hepsi kuzenin arkadaşları, ben de kenarda sus pus oturuyorum, sohbete almıyor zalimler beni. 2 bira içince açıldım "Twitter'ı aktif kullanan var mı?" diye sordum, 5-6 kişi evet dedi. Dedim İstiklal Akarsu'yu tanıyan var mı, hepsi tanıdı 2 kız da takip ettiğini söyledi, dedim işte o benim. Masa karıştı, az önce konuşmadıkları, sohbetin içine almadıkları gariban ben birden muhabbetin merkezine geldim. Kuzen bi ara "arkadaşlar farkındaysanız bu benim doğumgünüm" dedi, bozuldu çocuk.

İlk kitabınızdan sonra hayatınızda neler değişti olumsuz tepkiler aldınız mı?
Kitap benim en büyük hayalimdi, sonunda gerçekleşti çok mutlu oldum. Tabi bunda Twitter'ın etkisi yadsınamaz, yadsıyanın alnını karışlarım, yadsımak ne ya, kelimeye yabancılaştım bak. Twitter'ın katkısı büyük diyelim. Hem dikkat çekmemde, bana şans verilmesinde hem de kitap çıktıktan sonra satmasında Twitter çok etkli oldu. Her röportajda Twitter'a hakkını teslim ederim, çünkü etmeyince küfür ediyor bu ayı. Genelde çok iyi tepkiler aldım. Kitapla ilgili bana gelen mesajların %95'i iyiydi. %5 de olumsuz mesaj aldım ki onların da başımın üstünde yeri var.





Blogger olmak ülkemizde pek önemsenen bir konu değil. Hatta meslek mi değil mi diye tartışılıyor. Sizce bloggerlık bir meslek mi?
Bence bloggerlik ülkemizde bir meslek olmayı geçtim bir unvan bile değil. Bunun en büyük test yeri akraba düğünleri. Gidin bir akraba düğününe, size "meslek nedir yeğen, girdin mi bir işe" diye soran yaklaşık 150 yakın akrabaya "bloggerım ben" deyin, suratınıza anlamsız şekilde baktıklarını, siz bu sözde mesleği açıklamaya başladığınızda ise bıyık altından güldüklerini göreceksiniz. Finalde de şu bitirici soru gelecek ve işte siz o gün tükeneceksiniz: "Kaç para mayış alıyorsun bu buloggırlıktan?"

Twitter'da takipçi arttırmanın bir formülü var mı?
Valla legal yolu hayatın komik yanlarını 140 karakterde yazmak, gülmek, güldürmek, eğlenmek, eğlendirmek, RT mekanızmasıyla binlerce kişinin ana sayfasına düşmek, dur bakalım kimmiş la bu dedirtmek, akabinde takibe alınmak diyebilirim. İllegal yolu da parayı basıp yumurta takipçi satın almak olabilir. Lakin illegal yolda sizi sadece yumurtalar tanır, "yumurta fenomen" olarak aleme nam salarsınız.

Sokakta karşılaştığınız takipçilerinizle iletişiminiz nasıl?
Şu aralar çok iyi, gelip imza isteyen oluyor, kulağıma komik tweet fısıldayan oluyor, "abi RT!" deyip kaçan oluyor. Misal kafede oturup çay içerken yanıma gelip abi attım fav'a afiyet olsun diyen oluyor. Kardeşim siz beni Mustafa Sandal'la filan karıştırdınız herhalde, kim tanır beni, anam babam zor tanıyor zaten. Profil fotosuna öyle bir şey koymuşum ki bazen ben bile tanımıyorum kim la bu renkli kafa diyorum. Sanırım tanınmamak çok daha konforlu, çünkü bir kez tanındın mı geri dönüşü yok bu işin. Tanınırsam en basitinden dışarıda rahat yemek yiyemem "oha ayıya bak kıtlıktan mı çıktın İstiklal" diyen olur, sonra al başına belayı.

Son kitabınız Olsa Dükkan Senin'i neden okusun insanlar. Biraz kitabınızdan bahseder misiniz?
Şimdi siz böyle sorunca ne diyeceğimi bilemedim, hakket neden okusunlar bilemiyorum. Kendi açımdan kitabın eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Hayatımın eğlenceli taraflarını yazdım. "Ulan bu ne biçim hayat hep mi eğlendin insanfsız" demesinler diye bir tane de eğlencesiz tarafını yazdım (İyiler İyidir) Kitap genel olarak güzel oldu, okunası oldu, en azından okuyanların büyük çoğunluğu memnun kaldı, bi daha yaz dediler, hep yaz dediler, bırak şimdi tweet atmayı kitap yaz kitap dediler, 5 saatte okuduk bitti bu dediler, bu da benim için mükemmel bir motivasyon kaynağı oldu, yazmaya devam ediyorum.

Hepimiz çocukken hayaller kurarız ve gerçekletirdiklerimizi hayali tablomuza asarız. Sizin gerçekleştirdiğiniz, hayali tablonuza astığınız neler var?
Valla öyle hayali tablom filan yok benim, o nasıl bir şey anlamadım, duvarda asılı olan hayali tablo ne demek tövbe bismillah nereye gidiyor bu röportaj. Çocukken gerçekleştirmek istediğim hayalim futbolcu olmaktı, ola ola halısaha topçusu olduk, telde adam sıkıştırdık, defansa gelmeyenlere "oğlum allahını seven defansa gelsin" diye bağırdık. Yorulunca kaleye geçtik. Şimdilerde yavaş yavaş halısahalara da veda ediyorum, halısahalardan bir yıldız kayıyor.

Geçekten bir Alex değil misiniz?
Alex'in Türkiye'de öyle bir dönemi vardı ki o dönemi baz alırsak bence Alex'in kendisi bile bir Alex değil artık. O dönem adamın ayağına değen her top ya gol ya da asist oluyordu, inanılmaz bir dönemdi. Ben olsam olsam bir İbrahim Üzülmez olabilirim, bir sürü eksiğim gediğim var. Deli İbo gibi kafam önde topla depar atarım, tam orta yapacağım bir bakarım topla birlikte auta çıkmışım, böyle bir hayat benimkisi, kısmet artık.

Kitabınız ilk yayınlandığında acaba yanlış mı yaptım ya dur ben toplatayım da kurtulayım dediğiniz oldu mu?
Yok ya deliyiz dediysek o kadar da değil, hatta ilk çıktığında gidip baktım kitapçılara, alt raflara atmışlarsa çaktırmadan alıp üste koydum kitabı.Satıyor mu bu kitap diye de sordum, evet satıyor dediklerinde de mutlu oldum, o zaman niye alt raflara koyuyorsunuz kardeşim demedim, olay çıksın istemedim.

13 Ağustos 2013 Salı

#AffetBeniMemetAliAlabora

Yer:Ortaköy'de bir ev
Tarih:2010
Olay ne:Türkmax kanalında yayınlanan Heberler adlı programın toplantısı.
O an olay ne:Yemek arası verildi, pizza yeniyor.

İstiklal Akarsu+Memet Ali Bey şu son dilimi yemiyosanız ben alıyorum.
Memet Ali Alabora-Bey demene gerek yok ya, memed ali desen yeterli.
İstiklal+Memoli desem ehehe.
-??
+Tamam yersiz bi şaka oldu pardon, yiyorum ben o zaman bu pizzayı
-Ye kardeşim ye, doydum ben zaten.
+Siz sanatçılar zaten doğuştan toksunuz ya çok imreniyorum, biz düz insanlar ise hep açız, bak şimdi bi pizza daha olsa yerim ben.
-Bence sana özel bir durum bu açlık.
+Ehehe şaka di mi bu da eheh..Memed Ali beycim bak ne diyecem siz Twitter'da var mısınız?
-Varım ama pek aktif değilim
+Olur mu ya, koskoca sanatçı insansın aktif ol bence, Twitter çok önemli bir site, çok büyüyecek ilerde bak görürsün
-Ne bileyim ya teknolojiyle pek aram yok benim, cep telefonu kullanmaya bile yeni başladım
+Du bakayım, bu 4000 takipçili @memetalialabora hesabı senin mi?
-Bakayım, evet benim.
+Abov bu ne ya yakışıyor mu hiç, benim bile 5 bin takipçim var bak.
-Vay iyiymiş, neler yazıyorsun dur takip edeyim.
+İşte şakalar, goygoy, geyik muhabbeti
-Tamam aldım takibe.
+Bundan sonra Twitter'ı çok aktif kullan abi, sesini buradan duyur, çok etkili bi mecra burası
-Tamam daha çok yazarım artık.
+Pişman olmayacaksın inan
-Dur bakalım.(DURMADI)

8 Ağustos 2013 Perşembe

Harçlık

-Anane bayramın kutlu olsun ver elini öpeyim
-Para yok
-Aşkolsun anane ya, para için mi öpüyorum elini?
-Bilemeyecem artık
-Hem kaç yaşına geldim bak, bayram harçlığı alacak halim mi kalmış allasen
-İyi madem, öp bakalım…beyhudar ool, el öpenlerin çok olsuun..
-Hiç mi yok?
-Ne yok?
-100 lira da mı yok?
-Lann!
-80?
-Yürü bak döverim!
-At bi 70 lira siftah olsun
-Mal mısın evladım sen?!
-son 50 lira olur o da sana.
-Siee!