31 Aralık 2010 Cuma

2011 Burç Tahminleri-2


2011 Burç Tahminleri-2
Terazi(23 Eylül-22 Ekim) 2011 senin için çok değişik geçecek. Misal sen 2011 yerine 1968’e gireceksin. Kanın kaynayacak, dur bi öğrenci hareketlerine katılayım diyeceksin, emekçinin işçinin hakkını yedirmem diyeceksin. Lakin kendini öğrencilerle Pes11 turnuvasında bulacaksın. Millet İphone-5’le konuşurken sen telgraf çekecek adam arayacaksın. Artık herkes senin kafayı yediğini, iflah olmayacağını düşünürken, 2012 yılına herkesle birlikte girecek ve kurtulacaksın.

Akrep(23 Ekim-21 Kasım) 2011 senin için projeler yılı olacak. Kafandaki tüm projeleri hayata geçireceksin. 2011, “çok gürültü yapıp sana uykusuz geceler yaşatan üst komşunu sopayla dövme” projesinin hayata geçmesiyle start alacak. Sonra “eski sevgililerini kısırlaştırma” projesini başarıyla gerçekleştirip nobele aday olacaksın. Sene sonunda ise girdiğin hapishanede, “kağıttan ördek yapma” gibi daha minimal projelerin hayata geçecek.

Yay(22 Kasım- 21 Aralık) Yaylar 2011’de af edersiniz götü yayacak oturacak, her türlü kısmet şans ayaklarına gelecek. Yay kadınlarının rüyalarına Brad Pitt, yay erkeklerinin rüyalarına Jenna Jameson girecek. 2011’in son çeyreğinde bekar yaylar evlenecek, evli yaylar boşanacak, nişanlı yaylar sözlü Terazilerle kaçamak yapacak. Lakin sözlü terazilerin Koç burcu babaları çapkın yayların anasını avradını sülalesini, neyse her şeyin hayırlısı diyelim.

Oğlak(22 Aralık-19 Ocak) 2002 yılına girerken dilediğiniz, lakin hala gerçekleşmeyen her şey 2011’de gerçekleşecek. Ha ben o zaman bebeydim, bi cep telefonum olsun allahım diye dua ettim diyorsan aptallığına doyma oğlakçım, astroloji bilimi senin keyfine göre yürümüyor. Hesap edecektin bunları. Bi de Nokia 3310 dilemişsen hepten bittin, yazık la sana. Bi de tüm oğlaklar 2011’de çok sevindirici bir haber alacak diyeyim de bi laf sokmayın, bi rahat durun oğlaklar.

Kova(20 Ocak-18 Şubat) Kova burcu kadınları, 2011’e hiç beklemedikleri sürpriz bir mesaj alarak başlayacak. Yok eski bir tanıdık ya da sevdiceğin değil, bakkalın eski çırağı vardı ergen. O mesaj atacak, abla hala senin baldırını düşünüyorum, çok heyecanlanıyorum, izin ver bi gelip elleyeyim diyecek. Şok oldunuz değil mi, ne yalan söyleyeyim ben de şok oldum. Yeni bi teleskop aldım, hayvan gibi merceği var, acayip detay veriyor yıldızlardan. Kova burcu erkeklerinin de kafasında sivilce çıkacak, sakın sıkmayın sivilceyi. Hay ben böyle teleskopun ağzına sıçayım, ortamı detaya boğdu şerefsiz.

Balık(19 Şubat-20 Mart) 2011 süper geçecek senin için, her istediğin olacak, ya da ne bileyim takılın kafanıza göre. Sıkıldım abi, ne boktan bir iş seçmişim ben, keşke ben de normal bildiğin doktor mühendis filan olsaydım. Yarın öbürgün kız istemeye gitsem tam rezillik. Kızın babası soracak

-oğlumuz ne iş yapıyor?
-kızınız tek çocuk değil miydi, abisi de mi var?
-oğlumuz derken müstakbel damadı kastettim.
-ha benim oğlum, evet kendisi astrologtur.
-nelog?
-astrolog.
-o ne la?
-yani yıldızlara bakıp tahmin yapıyor.
-falcı yani.
-öyle de denebilir.
-s.ktrin gidin lan evimden, kız mız yok size!
-oğlumun baktığı yıldızlar da size kaysın o zaman!
-lann!

26 Aralık 2010 Pazar

2011 Burç Tahminleri-1


2011 Burç Tahminleri-1
Felaket Tellalı Susan Miller'ı s.ktiredin, bana kulak verin.

Koç(21 mart-19 nisan): 2011 yılında bazı insanlarla anlaşmazlıklar yaşayacaksın. Arkadaş çevrene çok dikkat et, yüzüne karşı iyi ama arkandan çok kötü konuşan arkadaşların var. Hele bi Sibel var, kız resmen kaşar, senin bütün eski sevgililerin onun yeni sevgilisi, senin aşk hayatını banttan yaşıyor kız. 2011’de tüm koçlar Sibel’den uzak dursun Allaha yakın olsun.

Boğa(20 nisan-20 Mayıs):2011 boğalar için mükemmel geçecek, her istediğin gerçekleşecek, terfi alacaksın, sayısalda büyük ikramiye tutturacaksın, dünyanın en iyi insanlarıyla tanışacaksın. Ne oldu boğalar, mutluluktan sırıtıyorsunuz bakıyorum, ulan burcu Boğa olan insanın bütün yılı iyi geçse ne olur, geçmese ne olur. Kurbanda 4 kişi ortak girecek size, şanslıysan but sana kalır. İşkembeye dikkat.

İkizler(21 mayıs- 21 Haziran):2011’in ilk yarısı 2002 yılı gibi, son yarısı 1984 yılı gibi geçecek. Kusura bakma ikizler, çalışamadım senin burcuna, eski yıllardan kolaj yaptım.

Yengeç(22 Haziran-22 Temmuz):2011’de uzun yıllardır görmediğiniz bir kişiyi tekrar göreceksiniz. Bu kişi senin hayatında çok önemli bir yere sahip. Ha ben de isterdim yıllar önce yazlıkta aşık olduğun kişiyi göresin ama olmuyor be yengeççim, uzun yıllardır görmediğin ebeni göreceksin, hastaneden emekli olmuş kadın. Sadece oturduğu mahallede ekstralara gidiyormuş. Geçen bir çocuk doğurtmuş 4 kilo, yere düşürmüş bebeği mal. Ulan tutamadığın çocuğu neden doğurtuyorsun, evinde otursana bunak karı.

Aslan(23 Temmuz-22 Ağustos):Aslan bu sene malı götürecek. Dokunduğu altın, ellediği elmas olacak. Allah ne muradı varsa verecek. Aslanım benim be, ulan ne güzel bi burç bu, Allah özene bezene yaratmış aslanları. Yok astroloji bilimi söylemiyor , ben kendi adıma diliyorum. Bi de aslan burcu kibirli olur diyenler var aranızda, ne alaka kardeşim, kıskananlar çatlasın, beğenmeyenler patlasın, yelesine kurban olurum o aslanın.

Başak(23 Ağustos- 23 Eylül): 2011’de sana kısmet var anacım. İki vakte kadar böyle uzun boylu, kara kaşlı kara gözlü, zengin bir kısmet görünüyor sana, ama aranıza karakedi giriyor, sizi çekemeyenler var. Bak görüyor musun kokoz burunlu, bira göbekli birisi var, sizin aşkınızı çekemiyor, bak bak tipe bak, çok kötü birisi bu anacım, ayy evlerden ırak olsun, tü tü tü, nazar var yavrum sende. Bi de için kabarmış senin, bilemiyorum telve de kabarmış olabilir. Bi ara da gel kurşun dökeyim sana.

Not:hava bulutluydu, yıldızlara bakamadım, kahve falına baktım başakların.

14 Haziran 2010 Pazartesi

Dadılar Gülsün Diye


Dadı deyince aklıma Gülben Ergen geliyor, Gülben Ergen deyince çocuklar gülsün istiyorum, çocuk deyince aklıma Maculay Culkin geliyor ki o da eşek kadar olmuştur, afedersiniz poposundaki kıllar ağarmıştır veledin, ki bu saatten sonra gülse ne olur ağlasa ne olur. Konuyu çok dağıtmadan yazımın konusuna gelmek istiyorum lakin konu çok cıvık, heran dağılmaya müsait, hoh desen dağılıyor, sonra işin yoksa 3 satır boyunca derle topla, arada twitter’a geçiyorum sonra Word’e bir dönüyorum hop yine dağılmış cıvık konu.
Aslında ben Sibel Arna’nın geçtiğimiz günlerde köşesine konu olan dadıyı buldum, kendisiyle Sibel Hanımdan gizli bir röportaj gerçekleştirmek istedim, niye böyle bir şeye kalkıştım bilemiyorum ama, hah geldi dadı abla.

-Hoşgeldiniz, isminizi alabilir miyim?
-adım Dadı Mcphee, esas adım Emma Thompson…
-anlayamadım, Emma ne?
-şaka yaptım şaka ahahaha! Geçen Sibel Hanım’ın çocuğunu Dadı Mcphee filmine götürdüm de oraya gönderme yaptım, maksat tirajınız artsın reytinginiz canlansın di mi.
-anlıyorum, lakin çocuk 7 aylıktı sanırım, sinema filminde ne işi var?
-laf aramızda t-shirtin içine sakladım, hamile süsü verdim kendime, gişelerden geçerken kıpırdadı bi ara, aah diye çığlık attım, bebek tekmeliyor dedim yediler.
-alla alla çok ilginç, ben patronunuz Sibel Hanımın gazetede çıkan köşesi hakkında konuşmak istiyorum sizinle.
-bir kere o benim patronum değil, aramızda patron çalışan ilişkisi yok, hiç patronluk yapmadı bana sağolsun.
-demek algılandığı gibi bir insan değil, yanlış anlamışız kendisini.
-evet kendisine patron denilmesini asla istemez, sahip deriz biz ona, emret sahip, yaşa sahip,varol sahip.
-çok ilginç.
-misal şimdi sizinle röportaj yaptığımızı bilse gelir buraya, 40 kırbaç ceza keser, bi de 40 satır mı 40 katır mı diye bi oyunumuz var arada onu da oynuyoruz, ben 40 katırı seçiyorum o daha heyecanlı.
-hanımefendi siz dadılık değil kölelik yapıyorsunuz resmen, peki neden istifa etmiyorsunuz?
-iş mi var kardeş, hem sigortam yemeğim de var, karnım tok sırtım pek..iyi değil ağrıyor sırtım, kırbaçtan anam ağladı.
-çok yazık, halinizden pek şikayetçi değil gibisiniz ama.
-hiç değilim, kraliçe çok yaşa diyorum hatta, ben Sibel Hanım için ölürüm, biterim, mavi kırmızı sarı her türlü renkte ve ebatta yolculuğa giderim Sibel Hanımla, beni o var etti, varlığım Sibel Hanıma armağan olsun, ne mutlu dadıyım diyene.
-hanımefendi siz sanki Stokholm Sendromuna yakalanmış gibisiniz, sizin yerinizde başkası olsa çoktan isyan etmişti.
-benim kitabımda isyan yok, dadıyım ben, bebekler sıçsın istiyorum, hanımıma kontör atın, her 6 kontörde bir bebek altına sıçıyor.
-neden hep yukarı bakıyorsunuz konuşurken, ne var orda, kamera mı o?
-evet hanımım izliyor bizi, dur el sallayayım.
-hımm neden böyle davrandığınız anlaşıldı.
-allah, geldi hanımım yaktınız beni, kül oldum, patlamaya hazır dağ oldum!
-panik yapmayın hanımefendi biz kötü bir şey yapmıyoruz burda.
-siz Sibel Hanımı tanımıyorunuz.
-gelsin tanışırız , amma korkutmuş sizi be, Allah mı kardeşim bu, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Sibel Hanım buyurun ben de dadınızla röportaj yapıyordum, buyurun siz de katılın. Hop o ne kırbaç mı o, durun ne yapıyorsunuz, kamçılı kadın mısınız siz, kendinize gelin Sibel Hanım?!
-uzun cümle kurmam, tek kelimeyle cevap veriyorumm size ŞRRRAAAAK!!!
-iki kelimeyle yanıt veriyorum ben de, YANDIM ANAAAMMM!!

9 Haziran 2010 Çarşamba

Bir Bekarın Düğünle İmtihanı


Bekar insanın en büyük kabuslarından biri akraba düğünüdür. Ortalama bir akraba düğününde takribi 130 adet “sen daha evlenmedin mi evladım” diyen, 95 adet de “evde kaldın evde” diyen teyze bulunur. Amcalar daha insaflıdır, bekarlığına gönderme yapmaz, bi de “ne olacak abi bu Fener’in hali” dedinmi konu bambaşka yerlere gider, herkes rahat eder.

Bu tip düğünlerde oturacağın yeri çok iyi belirlemen gerekir, genç evlilerin oturduğu masalardan uzak durmak önemlidir. Çünkü onlar genelde “biz yandık, sen de yan ulan” psikolojisiyle saldırıya geçerler, “evlen de gör ebeninkini” ataklarıyla canınızdan bezdirirler.
O yüzden en iyi masalar bekarların oturduğu masalardır ki onlar sizin kader arkadaşınız, can yoldaşınızdır, evliliğin Allah bin belasını versin insanlarıdır , hepsi birer özgür willy, katil jawstır, açık denizde dolaşır, çıtır gördün mü yanaşır, eller avuçlar, sevişir kaçarlar. Zararsızdırlar yani, bi de masalarında kolaydı, kuruyemişti hiç eksik olmaz, hatta düğünün gidişatına göre bira, rakı, viski, votka bile olur, hatta ve hatta masa üstüne dansöz altına rus atar bunlar, ne terbiyesizdir bunlar bilmezsiniz siz, iki bira içti mi sapıtırlar, kalkın ordan, bekar ama sapık çıktı it herifler, en iyisi yalnız takılın, bak köşede bi masa var, git oraya otur, limonatanı iç, kuru pastanı ye sesini çıkarma.

Düğünün en iç gıcıklayıcı, yürek hoplatıcı anlarından biri de takı törenidir. Aman ben ne takı takacam bekar insanım demeyin. Pastaları yiyip takınızı takmazsanız çıkışta damadın babası da size takar, eve kadar takip eder, odunla kafanıza vurur. Damadın anası da hırs yapar, kin tutar, her gittiği kısır börek gününde sizden bahseder, yedi içti bi çeyrek takmadı şerefsiz der, rezil eder sizi. Yarın öbürgün evlendiğinizde mal gibi kalırsınız ortada, hayvan gibi masrafa karşı tek kuruş takan olmaz, gerdeğinize ağlayarak girersiniz, fanteziniz uçkurunuzda kalır, benden söylemesi.

Son olarak, evlenen yakın bi arkadaşınız ve gıcır bi arabanız varsa çok dikkatli olun derim. O arkadaş boşuna yıllarını vermedi size, boşuna hadi sinemaya gidelim, ortamlara akalım demedi elbette. O gıcır arabadaydı onun gözü, evlenince ne güzel gelin arabası olur ondan dedi. Arabanızı gelin arabası yaptınız yandınız, bi daha hayır beklemeyin o arabadan. Gelin gelir hayvan gibi gelinliğiyle yayılır arka koltuğa, iki tane de 110 kiloluk yancı teyzesi ilişir yanına. Önde de damadın tanımadığınız bi ergen akrabası oturur, zarf içindeki paraları cebine atıp boş zarfları saçar dışarı. Zarflardan geçinen çocuk sürüsü de kaportanıza abanır, ağzına sıçar arabanızın. Gelinle damat muradına ererken kerevet de size girer, kaportacılar bayram eder.

4 Haziran 2010 Cuma

AKparty cannot be found!


-Başbakanım bu ADD'nin girişimiyle Google kapatılma olayı süper gündem değiştirdi, tekrar one minuteli günlerimize geri döndürdü bizi.
-"Kendimi şanslı hissediyorum" ama yetmez yetmemeli,Kılıçdaroğlu rüzgarını da dindirmemiz lazım, önerisi olan var mı?
-başbakanım benim süper bi önerim var ama nasıl olur bilemiyorum.
-işimize yarar mı onu söyle sen.
-kesinlikle yarar.
-gündem değişir mi, Kılıçdaroğlu unutulur mu?
-Kılıçdaroğlunu bırakın Obama bile unutulur, tüm Dünya bizi konuşur, rüzgar değil Katrina kasırgasını alırız arkamıza.
-E iyiymiş bu be, hadi hemen yap ne yapacaksan.
-ama aramızda bi konuşsaydık, ayrıntılarını görüşseydik.
-yemişim ayrıntısını, hem şeytan ayrıntılarda gizlidir, rüzgarımıza şeytan karıştırmayalım, bismillah diyelim girelim olaya.
-tamam başbakanım nasıl emrederseniz.
-emir değil rica be oğlum, gel öpeyim seni gel, aferin sana, seni en yakın zamanda turizm bakanı yapacam, Antalya’ya git turistlere bak.
-teşekkür ederim başbakanım.
-hadi hadi hemen harekete geç.
***
Haberler:Flaş flaş flaş!!! Dünya siyaset tarihinde bir ilk. İlk defa bir siyasi parti kendi isteğiyle kapatıldı. Anayasa mahkemesine kapatma dilekçesi veren Adalet ve Kalkınma Partisi dün resmen kapatıldı. Tüm Dünya bu ilginç olayı konuşuyor. Başbakan Erdoğan yaptığı ilk açıklamada, noluyo lannn!!! Dedi.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Rusya Acı Vatan


Baktım bugün yer gök Rusya’ya vize kaldırılması ile ilgili haberlerle inliyor(yer:facebook gök:twitter) bi araştırayım dedim, bu Ruslar ne menem insanlarmış(menemen gibi oldu bu), ne yerler ne içerlermiş, halısaha var mı Rusya’da misal, varsa saati ne kadar, göbek eritici krem var mı örneğin, yok Rusya ile ilgili değil bu soru, genel olarak sordum, düşünsenize hayvanlar gibi yiyip içiyorsunuz, sonra kremi sürüyorsunuz göbeğe, hoop iniyor göbek, hatta biraz daha yedirirseniz kremi ,baklava desenlerini görmek işten bile değil. Neyse konumuza dönelim biz, Rusya diyorduk evet.

17,075,200 km² yüzölçümü var Rusya’nın, bizim evin salonundan bile büyük, düğün bile yaparsın, dağlık olmayan yerlerinde maç bile yaparsın, o kadar büyük yermiş, etkilendim. Süper komşuları var, Azerbaycan var, Finlandiya var,en güzeli de güneydoğusunda Çin gibi bi komşusunun olması, gece kahvem bitti ayağına git çal komşunun kapısını, 1 dolara adidas üst eşofman al gel misal, süper bi jeopolitik konumu var Rusya’nın, kıskandım.

Ha diyeceksiniz yemişim yüzölçümünü, komşularını, karı kız olayı nasıl ,onları anlat sen. Rusya’yı bilmem ama zamanında Ukrayna’ya gitmiş, slav ırkla tanışmış, oturup çay içmiş, kalkıp sahilde yürümüş, acıkınca lokantaya girmiş bir kardeşiniz olarak beyaz göbek garantisi veriyorum size, hepsinin göbeği beyaz, kalçalar pembe, ayak bilekleri saks mavi. Evet renk cümbüşü kızlar var slav ırkında, çoğu zeki bu kızların, birazı gerizekalı, azı ukala, bi kısmı cimri, bazıları dedikoducu, ama hepsi güzel insan sonuçta.

Rusya’ya gidecek ilk kafileye çok önemli bir uyarım olacak sevgili okurlar, ikinci kafileyi bekleyin, efendi olun, ilk kafileyiz diye havaya girmeyin, koşmayın, kaldırımdan yürüyün, arkadaşlarınızın elini bırakmayın, durakta metroda gördüğünüz kadınlara sarkmayın, normal kadın onlar, evi işi ailesi var. Bilmediğiniz kadına ellemeyin, şaplak atmayın,okşamayın,kulak memesini öpmeyin, sütyen kopçasını açıp…neyse arkadaşların nerde senin? ellerini bırakma demiştim sana, kayboldun işte mal herif!
Dur lan binme o arabaya, ulan yabancı arabaya binme diye uyarmadım mı ben seni, uyarmadım mı, e iki satır daha bekleseydin söyleyecektim angut, Rus mafyası onlar, ne mi yapacaklar sana, adın ne senin? Şahin mi? Kaç doğumlusun 82..hımm, 82 model şahini modifiye edip 2010 model nataşa yapacaklar, dur ağlama lan, Rusya’ya vizesiz girdiğin günü hatırla neşen yerine gelsin.

7 Mayıs 2010 Cuma

Baykal olay video-Türkçe Altyazı

Oturma Odası
-sonra ben dedim ki buna sen kimi koltuktan kaldırıyorsun, 40 senemi vermişim ben bu koltuğa, vinç getirsen kaldıramazsınız beni dedim, pıstı gitti angut.
-ayağınızı kaydırmak isteyen birçok siyasi rakibiniz var tabi.
-ben kaymam kayarım hayatım ahahaha! Koltuk seviyorum ben ne yapayım, misal bu koltuğa oturdum ya katiyen kalkmam artık, tik var bende.
-yatak odasına geçelim desem.
-hoop kalktım hemen, o iş başka.

30 dakika sonra
-odanın dizaynı çok enteresanmış bu arada, kilimler eşsiz bir zevkin ürünü olsa gerek.
-evet bazıları irandan bazıları herekeden geldi onların.
-inanılmaz bi uyum var aralarında, çok ahenkliler.
-Deniz sen dalga mı geçiyorsun?
-yok canım niye dalga geçeyim, ben böyle ev dizaynını bi burda, bi de Buckingham Sarayında gördüm, geçen sene sarayda davet vardı ordan biliyorum.
-Denizcim çoraplarını unutma.
-tamam giyiyorum canım, yatağı örtüyü düzelt sen, iz bırakma bir yerde.
-rahat ol Deniz ya, korkma bir şey olmaz.
-Sen de Sayın Baykal moduna geç artık, ağzını alıştırma Denize, ikimizi de yakarsın bak.
-tamam Sayın Baykal, Değerli Parti Başkanım, Sevgili Ana Muhalefet Liderim, amma vesveseli çıktın ya.
-bu dolabın kapağı niye açık böyle, yoksa dolapta bizi gözetleyen biri mi var, doğruyu söyle bak!
-senden habersiz Kamer Genç’i attım içine, tövbe tövbe!
-tamam kızma, ne bileyim panik oldum birden, kötü bişey yapmadık di mi biz?
-o şaplağı atmasaydın iyiydi, kızardı geçmiyor hala.
-onu demiyorum be kadın, yani bu yaptığımız iş, genel olarak kötü bir şey miydi?
-yoo, yaşına göre gayet iyiydin.
-senle de iki kelam konuşulmuyor be.
-sanki ilk defa yapıyorsunuz bunu, gerilmenize gerek yok Sayın Baykal.
-valla ne bileyim, içimde bir sıkıntı var, rahat değilim.
-uzanın rahatlatırım ben sizi.
-yok yok, gideyim ben, çantam nerde hah.
-bi dakka şu örtüyü de düzelteyim, kusura bakmayın bekleticem biraz, çantayı kenara bırakın isterseniz.
-yok iyiyim ben böyle.
-o çantada ne var çok merak ettim Sayın Baykal?
-e merak ettin söyleyeyim madem, teknolojik bişey, içindeki aygıtın yaydığı sinyaller sayesinde kamera kaydı engelleniyor.
-kesin etkili mi bari?
-%100, kesinlikle,absolutely,ciertamente, sicherlich, surement,tiyak,当然

29 Nisan 2010 Perşembe

Melis Alphan- "@istiklalakarsu röportajı"

Melis Alphan
Twitter’ın Bi Rahat Dur,Bi Efendi Ol Dedikleri-1
@istiklalakarsu

MELİS ALPHAN-öncelikle şunu merak ediyorum, neden baş başa bir röportaj olsun istediniz?
İSTİKLAL AKARSU-Kıyafetlerimi de görün, bi eleştirin kendime çeki düzen vereyim istedim.
ALPHAN-normal günlük spor bi kıyafet giymişsiniz neyini eleştireyim bunun?
AKARSU- bu üstümdeki kotu 2 sene önce aldım misal, ortası sürtünmeden yırtıldı, yamadık,paçalar uzundu yaptırdık, ama orijinal paça ha, 4 lira verdim bu paçaya.
ALPHAN-neyse biz konumuza dönelim, konumuz twitter, neden yazmaya başladınız twitterda belli bir amacınız var mı?
AKARSU-twitter benim için bir amaç değil araç aslında, binip işe gidiyorum, akbil filan geçiyo, iyi bişey yani.
ALPHAN-pardon anlamadım?
AKARSU-twitter’a gir yaz dedi büyüklerim, kıramadım, sopalı büyüklerim var benim, sinirlendilermi enseye enseye… neyse diğer soruyu alayım.
ALPHAN-neden takma bir isimle değil de kendi isminizle yazıyorsunuz?
AKARSU-bu da takma isim aslında, babam takmış, gerçek ismim analıbabalıbüyüsün benim, ama dalga geçiyorlar kullanmıyorum.
ALPHAN-ne tür tweetlerden hoşlanıyorsunuz?
AKARSU-balık eti tivitlerden hoşlanıyorum, dolgun karakterli olacak, 140’ı bulacak. Öyle kısa öz yazdım, 12’den vurdum kaçtım tivitini sevmem,aslında severim de yazamıyorum ben öyle, çamur atayım izi kalsın dedim.
ALPHAN-en sevdiğiniz tivit yazarları kimler?
AKARSU-jenna Jameson’un tivitlerine bayılıyorum, okudukça kendimden geçiyorum, üstüne bi de filmiyle cila yapıyorum, sonra..
ALPHAN-bi dakka hop, kendinize gelin İstiklal bey!
AKARSU-çok özür dilerim, peki ben size bi soru sorayım, yaş kaç sizin?
ALPHAN-bir kadının yaşı sorulmaz bilmiyor musunuz?
AKARSU-boy kaç o zaman?
ALPHAN-ne alaka anlamadım.
AKARSU-naber?
ALPHAN-bu ne biçim soru ki?
AKARSU-saat kaç?
ALPHAN-röportajı bitirmek zorundayım, istiklal bey.
AKARSU-halısaha maçımız var gelsene.
ALPHAN-kafayı yemişsiniz siz.
AKARSU-10 lira versene be ablam, nolur bak.