14 Haziran 2010 Pazartesi

Dadılar Gülsün Diye


Dadı deyince aklıma Gülben Ergen geliyor, Gülben Ergen deyince çocuklar gülsün istiyorum, çocuk deyince aklıma Maculay Culkin geliyor ki o da eşek kadar olmuştur, afedersiniz poposundaki kıllar ağarmıştır veledin, ki bu saatten sonra gülse ne olur ağlasa ne olur. Konuyu çok dağıtmadan yazımın konusuna gelmek istiyorum lakin konu çok cıvık, heran dağılmaya müsait, hoh desen dağılıyor, sonra işin yoksa 3 satır boyunca derle topla, arada twitter’a geçiyorum sonra Word’e bir dönüyorum hop yine dağılmış cıvık konu.
Aslında ben Sibel Arna’nın geçtiğimiz günlerde köşesine konu olan dadıyı buldum, kendisiyle Sibel Hanımdan gizli bir röportaj gerçekleştirmek istedim, niye böyle bir şeye kalkıştım bilemiyorum ama, hah geldi dadı abla.

-Hoşgeldiniz, isminizi alabilir miyim?
-adım Dadı Mcphee, esas adım Emma Thompson…
-anlayamadım, Emma ne?
-şaka yaptım şaka ahahaha! Geçen Sibel Hanım’ın çocuğunu Dadı Mcphee filmine götürdüm de oraya gönderme yaptım, maksat tirajınız artsın reytinginiz canlansın di mi.
-anlıyorum, lakin çocuk 7 aylıktı sanırım, sinema filminde ne işi var?
-laf aramızda t-shirtin içine sakladım, hamile süsü verdim kendime, gişelerden geçerken kıpırdadı bi ara, aah diye çığlık attım, bebek tekmeliyor dedim yediler.
-alla alla çok ilginç, ben patronunuz Sibel Hanımın gazetede çıkan köşesi hakkında konuşmak istiyorum sizinle.
-bir kere o benim patronum değil, aramızda patron çalışan ilişkisi yok, hiç patronluk yapmadı bana sağolsun.
-demek algılandığı gibi bir insan değil, yanlış anlamışız kendisini.
-evet kendisine patron denilmesini asla istemez, sahip deriz biz ona, emret sahip, yaşa sahip,varol sahip.
-çok ilginç.
-misal şimdi sizinle röportaj yaptığımızı bilse gelir buraya, 40 kırbaç ceza keser, bi de 40 satır mı 40 katır mı diye bi oyunumuz var arada onu da oynuyoruz, ben 40 katırı seçiyorum o daha heyecanlı.
-hanımefendi siz dadılık değil kölelik yapıyorsunuz resmen, peki neden istifa etmiyorsunuz?
-iş mi var kardeş, hem sigortam yemeğim de var, karnım tok sırtım pek..iyi değil ağrıyor sırtım, kırbaçtan anam ağladı.
-çok yazık, halinizden pek şikayetçi değil gibisiniz ama.
-hiç değilim, kraliçe çok yaşa diyorum hatta, ben Sibel Hanım için ölürüm, biterim, mavi kırmızı sarı her türlü renkte ve ebatta yolculuğa giderim Sibel Hanımla, beni o var etti, varlığım Sibel Hanıma armağan olsun, ne mutlu dadıyım diyene.
-hanımefendi siz sanki Stokholm Sendromuna yakalanmış gibisiniz, sizin yerinizde başkası olsa çoktan isyan etmişti.
-benim kitabımda isyan yok, dadıyım ben, bebekler sıçsın istiyorum, hanımıma kontör atın, her 6 kontörde bir bebek altına sıçıyor.
-neden hep yukarı bakıyorsunuz konuşurken, ne var orda, kamera mı o?
-evet hanımım izliyor bizi, dur el sallayayım.
-hımm neden böyle davrandığınız anlaşıldı.
-allah, geldi hanımım yaktınız beni, kül oldum, patlamaya hazır dağ oldum!
-panik yapmayın hanımefendi biz kötü bir şey yapmıyoruz burda.
-siz Sibel Hanımı tanımıyorunuz.
-gelsin tanışırız , amma korkutmuş sizi be, Allah mı kardeşim bu, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Sibel Hanım buyurun ben de dadınızla röportaj yapıyordum, buyurun siz de katılın. Hop o ne kırbaç mı o, durun ne yapıyorsunuz, kamçılı kadın mısınız siz, kendinize gelin Sibel Hanım?!
-uzun cümle kurmam, tek kelimeyle cevap veriyorumm size ŞRRRAAAAK!!!
-iki kelimeyle yanıt veriyorum ben de, YANDIM ANAAAMMM!!

9 Haziran 2010 Çarşamba

Bir Bekarın Düğünle İmtihanı


Bekar insanın en büyük kabuslarından biri akraba düğünüdür. Ortalama bir akraba düğününde takribi 130 adet “sen daha evlenmedin mi evladım” diyen, 95 adet de “evde kaldın evde” diyen teyze bulunur. Amcalar daha insaflıdır, bekarlığına gönderme yapmaz, bi de “ne olacak abi bu Fener’in hali” dedinmi konu bambaşka yerlere gider, herkes rahat eder.

Bu tip düğünlerde oturacağın yeri çok iyi belirlemen gerekir, genç evlilerin oturduğu masalardan uzak durmak önemlidir. Çünkü onlar genelde “biz yandık, sen de yan ulan” psikolojisiyle saldırıya geçerler, “evlen de gör ebeninkini” ataklarıyla canınızdan bezdirirler.
O yüzden en iyi masalar bekarların oturduğu masalardır ki onlar sizin kader arkadaşınız, can yoldaşınızdır, evliliğin Allah bin belasını versin insanlarıdır , hepsi birer özgür willy, katil jawstır, açık denizde dolaşır, çıtır gördün mü yanaşır, eller avuçlar, sevişir kaçarlar. Zararsızdırlar yani, bi de masalarında kolaydı, kuruyemişti hiç eksik olmaz, hatta düğünün gidişatına göre bira, rakı, viski, votka bile olur, hatta ve hatta masa üstüne dansöz altına rus atar bunlar, ne terbiyesizdir bunlar bilmezsiniz siz, iki bira içti mi sapıtırlar, kalkın ordan, bekar ama sapık çıktı it herifler, en iyisi yalnız takılın, bak köşede bi masa var, git oraya otur, limonatanı iç, kuru pastanı ye sesini çıkarma.

Düğünün en iç gıcıklayıcı, yürek hoplatıcı anlarından biri de takı törenidir. Aman ben ne takı takacam bekar insanım demeyin. Pastaları yiyip takınızı takmazsanız çıkışta damadın babası da size takar, eve kadar takip eder, odunla kafanıza vurur. Damadın anası da hırs yapar, kin tutar, her gittiği kısır börek gününde sizden bahseder, yedi içti bi çeyrek takmadı şerefsiz der, rezil eder sizi. Yarın öbürgün evlendiğinizde mal gibi kalırsınız ortada, hayvan gibi masrafa karşı tek kuruş takan olmaz, gerdeğinize ağlayarak girersiniz, fanteziniz uçkurunuzda kalır, benden söylemesi.

Son olarak, evlenen yakın bi arkadaşınız ve gıcır bi arabanız varsa çok dikkatli olun derim. O arkadaş boşuna yıllarını vermedi size, boşuna hadi sinemaya gidelim, ortamlara akalım demedi elbette. O gıcır arabadaydı onun gözü, evlenince ne güzel gelin arabası olur ondan dedi. Arabanızı gelin arabası yaptınız yandınız, bi daha hayır beklemeyin o arabadan. Gelin gelir hayvan gibi gelinliğiyle yayılır arka koltuğa, iki tane de 110 kiloluk yancı teyzesi ilişir yanına. Önde de damadın tanımadığınız bi ergen akrabası oturur, zarf içindeki paraları cebine atıp boş zarfları saçar dışarı. Zarflardan geçinen çocuk sürüsü de kaportanıza abanır, ağzına sıçar arabanızın. Gelinle damat muradına ererken kerevet de size girer, kaportacılar bayram eder.

4 Haziran 2010 Cuma

AKparty cannot be found!


-Başbakanım bu ADD'nin girişimiyle Google kapatılma olayı süper gündem değiştirdi, tekrar one minuteli günlerimize geri döndürdü bizi.
-"Kendimi şanslı hissediyorum" ama yetmez yetmemeli,Kılıçdaroğlu rüzgarını da dindirmemiz lazım, önerisi olan var mı?
-başbakanım benim süper bi önerim var ama nasıl olur bilemiyorum.
-işimize yarar mı onu söyle sen.
-kesinlikle yarar.
-gündem değişir mi, Kılıçdaroğlu unutulur mu?
-Kılıçdaroğlunu bırakın Obama bile unutulur, tüm Dünya bizi konuşur, rüzgar değil Katrina kasırgasını alırız arkamıza.
-E iyiymiş bu be, hadi hemen yap ne yapacaksan.
-ama aramızda bi konuşsaydık, ayrıntılarını görüşseydik.
-yemişim ayrıntısını, hem şeytan ayrıntılarda gizlidir, rüzgarımıza şeytan karıştırmayalım, bismillah diyelim girelim olaya.
-tamam başbakanım nasıl emrederseniz.
-emir değil rica be oğlum, gel öpeyim seni gel, aferin sana, seni en yakın zamanda turizm bakanı yapacam, Antalya’ya git turistlere bak.
-teşekkür ederim başbakanım.
-hadi hadi hemen harekete geç.
***
Haberler:Flaş flaş flaş!!! Dünya siyaset tarihinde bir ilk. İlk defa bir siyasi parti kendi isteğiyle kapatıldı. Anayasa mahkemesine kapatma dilekçesi veren Adalet ve Kalkınma Partisi dün resmen kapatıldı. Tüm Dünya bu ilginç olayı konuşuyor. Başbakan Erdoğan yaptığı ilk açıklamada, noluyo lannn!!! Dedi.