24 Nisan 2013 Çarşamba

Aşırı Mini Röportaj

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden sevgili Elif Kolçak'ın fakültenin internet sitesi ihaber için yaptığı yaptığı ufacık tefecik içi dolu turşucuk tadında bir röportaj.

İstiklal Akarsu, Facebook’taki “notlar” bölümüne yazarken, kendi deyimiyle bloglardaki daha geniş ve renkli dünyaya geçiş yapmış. Yazdığı hikâyeleri çok edebi bulmadığını, kitabını “otobiyografik şakalı kitap” olarak nitelendirdiğini söylüyor ve şöyle tarif ediyor:
“Yaşadığım komik anlar silsilesi diyebilirim. Kendimi edebiyat dünyasının açık tribününde görüyorum. Orada biletler ucuz. Sahayı görüş açısı iyi değil ama en samimi ortamlar da orada oluyor. İçinden geldiğince tezahüratını yapıyorsun o tribünde.”

İstiklal, teknolojinin çok farklı imkânlar sağladığını söylüyor.
“Eskiden edebiyat dergileri varmış, insanlar yazdıklarını oralara gönderip yayımlanmasını beklermiş, bazılarının yazdıkları yayımlanmazmış bile. Ama şimdi internet var. Herkes kendi şansını kendi yaratıyor. İnternet olmasaydı yazarlık macerama hiç başlayamazdım, tek becerim halı sahada telde adam sıkıştırmak olurdu.”

‘Klavye Kahramanlığı’ hakkındaki düşüncelerini ise şöyle açıklıyor İstiklal:
“İnsanların gerçek kimliğiyle söyleyemeyeceği şeyleri internet ortamında söylemesi bu sanırım. Ben o kavramın içinde değilim. Kendi adım ve fotoğrafımla günlük yaşam hakkında tespitlerimi yazıyorum. Anonim şekilde atıp tutmak da normal karşılanabilir, adam içindeki stresi bu yolla boşaltıyorsa sorun yok. Tabii bu stresi başkalarının canını yakmadan atması önemli. Klavye kahramanlığı çok kolay takılan bir etiket. Başkasının hoşuna gitmeyen bir paylaşımda bulunduğunuz an, bu etiket alnınıza yapıştırılabiliyor, ne diyelim... Yapıştır!”

İstiklal, “Bloggerlık meslek mi değil mi” sorusuna ise “Yurtdışında meslek olabiliyor ama ülkemizde pek sanmıyorum. İsterseniz bir ‘kız isteme’ olayı ile test edelim durumu” diyor ve başlıyor anlatmaya:
“- Efendim, Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz.
- Kısmetse olur. Ne iş yapıyor oğlumuz?
- Blogger kendisi.
- Ne gır?
- Blogger, yani internette sitesi var, orada hikâyeler yazıyor, moda yazıyor, gezdiğini gördüğünü yediğini falan yazıyor.
- Hımm mayışı ne bu işin?
- Şimdilik getirisi yok, ileride blogların değeri anlaşılacak, o zaman para kazanacak oğlum.
- O zaman biz sizi ileride tekrar ağırlayalım, önümüzdeki kısmetlere bakalım. İyi günler.
- Buba çiçeğimizi çikolatamızı geri alalım, fotoğrafını çekip bloga koyarım.
- Hay senin bloguna sıçayım !”

Bloggerlık para getiren bir iş mi diye soruyoruz, cevabı şu oluyor:
“Olsa dükkan senin be ablacım.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.